
Selim uyandığında biraz geç kalmıştı. İşe geç kalmak üzere olduğunu fark etti. Böyle çalışması ona her zaman ilginç geldi. Neden her sabah aynı saatte iş başında olmak ve o işte akşam kalmamız gereken zamana kadar o sıkıcı ofiste kalmak zorunda kaldık? Bunu anlamlandırdığı gün her şeyin çözüleceğini düşündü. Bir gün kendi işimi kuracağımı ve çalışanlarıma daha rahat imkanlar sağlayacağımı söyledi.
Bu düşünceler güzeldi, güzeldi ama yetişmesi gereken bir işi vardı. Bugün hala yapılacak çok şey olduğunu düşünüyordu. Üstelik dün menajerinden unutulmaz bir fırça yemişti. 2019 ve hala bir yönetici fırçası gibi bir şey var! Bu adamlar demokrasinin ne olduğunu, Y kuşağıyla çalışmanın bazı kuralları olduğunu falan bilmiyor mu?
Tanrı aşkına kendi kendine tekrar söylesin. Tüm bunları düşünerek değiştiremezsiniz! Bir şeyi değiştirmek istiyorsanız, o alarm çaldığında duymama sorununa odaklanın. Belki değiştirebilirsiniz! Ülkeyi, şirketini kurtaracak mısın?
Giyindi, hazırlandı ve bu düşüncelerle evi terk etti. Şimdi Metrobüs adı verilen bir zulüm aracı vardı. Normalde, toplu taşıma vatandaşları zulüm etmemek için bir yerden bir yere taşımak anlamına geliyordu. Peki bu meleğe neden Metrobüs denildi? O araca binerken göğüsleri sizi tekrar cama yapıştıran teyzeler var… Selim tövbe ederek yürümeye devam etti. Bir süre sonra, muhtemelen o göğüslerini hafifçe vurarak bardağa yapışırdı ve başını çevirdiğinde, memeli teyzelerin her yeri tuttuğuna şahit olurdu.
Dünya tarihinde böyle bir zamana denk gelmek için ne büyük bir şans hissetti. Atlarla seyahat ettiği dönemde yaşasaydı ne vardı. Elbette bu kadar zulüm olmazdı. Atına atlar ve birkaç kilometre ötedeki işyerine ulaşırdı. Bu şekilde biraz sonra uyanabilirdi.
Bu uyandırma işi gerçekten ne olacak? O lanet alarm ne zaman çalacak? Sanki paralel evrende bir şeyler oluyor gibiydi ve Selim bunu hiç anlamadı. Alarm çaldı mı, Selim kalkıp alarmı susturdu mu? Tanrı düşündü, bu sorulara ne zaman cevap bulacağım?
Ofise girer girmez yöneticisini onun önünde buldu. Yuvarlak bir yüzü, kare gözlükleri var ve saçları ıslak bir jöle ile arkaya serilmiş; Çirkin yüzlü adam önünde duruyordu. Selim ona baktı. Yarım saat geciktim. Bu yarım saatte Selim, şirketi kâr edecek, satış rekorlarını kıracak ve ödül kazanacak hamleler yapmazdı. Zaten masasına gidiyor ve kahvaltı yapıyordu. Neyse, günlük fırçamı yememe izin verin, belki başka bir sorundan dolayı gün içinde fırçalamayacaktır. Günün geri kalanı sağlıklı olduğunu düşündü.
Alarmlar, kapitalizmin en büyük icatlarından biri değil mi? Uyanmak ve işe gitmek için mesaj vermiyor mu? Öğrencilere ne diyeceğiz? Okullar, kapitalist sisteme militan yetiştiren kurumlar değil mi? Bir kişi çalışmadığı halde neden eğitime ihtiyaç duyar?
Selim yavaş yavaş komünist mi oluyor? Bu isyan ruhu nereden geliyor? Neden her şeye bu kadar itiraz etti? Toplum neden bu kadar gergin? Bu ülkeye ne oluyor?
Leave a Reply